İstanbul, tarihsel ve coğrafi açıdan deprem riski yüksek bir şehir konumunda. İBB Bilim Kurulu, geniş çerçeveli bir raporla, İstanbul'un deprem riski konusunda kamuoyunu bilgilendiriyor. Son yapılan değerlendirmeler, İstanbul'un deprem tehdidinin hâlâ geçmediğini ve bu konuda daha fazla önlem alınması gerektiğini gösteriyor. Yapılan açıklamalara göre, deprem tehlikesinin ciddiyeti vatandaşlar tarafından daha iyi anlaşılmalıdır. Birlikte inceleyelim İBB Bilim Kurulu'nun vurguladığı bu önemli konular neler…
İstanbul, yerleşim alanları ve yüksek yoğunluklu binaları ile dikkat çeken bir metropoldür. Ancak, bu güzel şehrin altında yatan fay hatları ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Kuzey Anadolu Fay Hattı, İstanbul'un pek çok bölgesinin altında geçmektedir. Bu fay hattının geçmişteki aktiviteleri, büyük depremlerle sonuçlanmış ve çok sayıda can ve mal kaybına neden olmuştur. İBB Bilim Kurulu, bu bağlamda, İstanbul'un mevcut depremselliğini dikkate alarak acil tedbirlerin alınması gerektiğini savunuyor.
Bilim Kurulu, özellikle binaların depreme dayanıklılık testlerinden geçirilmesi, eski ve güvenilir olmayan yapıların güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. İstanbul'da güçlendirilmeyi bekleyen çok sayıda bina bulunduğu belirtiliyor. Kentin, deprem güvenliği açısından ne kadar hazırlıklı olduğu, bu tür çalışmalarla anlaşılarak gerekli adımların hızla atılması öneriliyor.
İBB Bilim Kurulu, sadece yapıların güçlendirilmesiyle sınırlı kalınmaması gerektiğini, aynı zamanda vatandaşların da bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Deprem eğitimi, tahliye planları ve afet yönetimi konularında bilinçlendirme çalışmaları, toplumun her kesimine hitap edecek şekilde genişletilmelidir. Okullarda eğitim programları, seminerler ve bilgilendirici kampanyalar düzenlenmelidir. Özellikle İstanbul'da yaşayan vatandaşların depreme hazırlıklı olmaları için, çeşitli düzenlemeler ve tatbikatlar yapılması büyük önem taşımaktadır.
Ayrıca, yerel yönetimlerin de bu konuda aktif rol alması gerekmektedir. İBB, en kısa sürede deprem riskine karşı etkili bir strateji geliştirmelidir. Altyapı projelerinde, deprem riskinin göz önünde bulundurulması; yolların, köprülerin ve diğer kamu binalarının depreme dayanıklı olması sağlanmalıdır. Yani sadece bina dayanıklılığı değil, ulaşım ve hizmet altyapısının proje aşamasında depreme dayanıklı hale getirilmesi de şarttır.
Son olarak, İBB Bilim Kurulu, deprem tehlikesine karşı halkın yalnızca “beklemeye” değil, “hazırlanmaya” teşvik edilmesi gerektiğini belirtiyor. Uzun vadeli çözümler geliştirilmeden, İstanbul'un deprem riski sorununun üstesinden gelmek pek mümkün görünmüyor. Bu bağlamda, bilim insanları ve yerel yönetimlerin iş birliği ile atılacak adımlar, İstanbul'un hem can güvenliği hem de yapı güvenliği açısından son derece kritik bir öneme sahiptir.
Umarız ki bu uyarılar dikkate alınır ve İstanbul'un depreme karşı daha güvenli bir şehir haline gelmesi için gereken adımlar hızla atılır. Unutmamalıyız ki deprem, bir doğal afet olmanın ötesinde, yaşamlarımızı tehdit eden bir gerçekliktir. Hazırlıklı olmak, en büyük önceliğimiz olmalıdır.