21 Eylül 2023 gecesi, Marmara Bölgesi'nde meydana gelen bir deprem, İstanbul'dan Uşak'a uzanan geniş bir alanda hissedildi. Depremin şiddeti ve kapsamı, uzun zamandır bu tür bir sarsıntı yaşamayan bölge halkını tedirgin etti. Yetkililer, meydana gelen depremin büyüklüğünü 5.6 olarak açıkladı ve bu sarsıntının birçok ilde hissedilmesinin nedenini açıkladı. Depremin artçıları, özellikle İstanbul'da yaşayan vatandaşlarda paniğe neden oldu; birçok kişi kendini sokaklara attı. Ancak, bu durumun yaşanmasıyla, halk arasında depremin artış gösterip göstermediği, önlem alınması gerekip gerekmediği merak konusu oldu.
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, depremin merkez üssünün Sakarya'nın Akyazı ilçesi olduğunu açıkladı. Bu bilgiden sonra, deprem ile ilgili birçok sosyal medya platformunda paylaşımlar yapılmaya başlandı. Daha önceki depremlerle karşılaştırıldığında, bu deprem her ne kadar büyük bir hasara yol açmamış olsa da bölgedeki hissediliş şekliyle dikkat çekti. İstanbul'un yanı sıra Kocaeli, Bursa, Tekirdağ ve Uşak gibi çevre illerde de hissedilen sarsıntı, yoğun nüfuslu bu bölgedeki yaşamı olumsuz etkiledi. Olay sonrası birçok vatandaş, evlerinden dışarı çıkmak zorunda kaldı ve yerel yönetimlere başvuranlar oldu. Sosyal medya üzerinden yapılan yorumlar, depremin ders alınması gereken bir durumu tekrar hatırlattığını gösterdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve diğer yerel yönetimler, depremin etkilerini azaltmak ve halkın güvenliğini sağlamak amacıyla çeşitli önlemler aldıklarını açıkladı. Acil durum senaryolarının gözden geçirildiği, afet ve acil durum merkezlerinin 24 saat açık olacağı duyuruldu. Ayrıca, halkın bu tür durumlarda ne yapması gerektiğine dair bilgilendirme yapılması gerektiği vurgulandı. Bunun yanı sıra, bölge insanının ruh sağlığını korumak amacıyla psikolojik destek hizmetleri de devreye sokuldu. Halkın endişelerinin giderilmesi amacıyla, yetkililer medya aracılığıyla bilgi akışını sağladı ve herkesin tedbirli olmasını istedi.
Ancak, depremin bir travma yarattığı ve bu durumun özellikle de gençler üzerinde etkili olduğu gözlemleniyor. Sosyal medya üzerinde yapılan paylaşımlar, gece yarısı deprem sırasında yaşanan korku ve panik anlarına dair birçok görsel ve hikaye içeriyordu. Gecenin karanlığında evlerinden çıkmak zorunda kalanlar, yaşadıkları anları tarif ederken hissiyatlarını paylaşarak toplumun bir araya gelmesine katkıda bulundular. Bu durumu yaşayan insanlar arasında, geçmişte yaşanan daha büyük depremleri hatırlayanlar da vardı ve bu durumun ruhsal etkileri açısından da önem taşıdığı dile getirildi.
Sonuç olarak, Marmara'da meydana gelen depremler, yerel ve ulusal düzeydeki birçok tartışmanın yanı sıra, toplumda doğal afetlere karşı hazırlık konusunu yeniden gündeme getirdi. Bilindiği üzere Marmara, tarihsel olarak depremlerin sıkça meydana geldiği bir bölge ve bu durumun toplum bilincine yerleşmesi oldukça önemli. Bu tür olaylar, hem bireysel hem de toplumsal olarak daha dirençli yaşam alanlarının oluşmasına ve bunun için gerekli önlemlerin alınmasına zemin hazırlıyor. İstanbul halkının bu süreçte yaşadığı zorluklar ve alınan önlemler, gelecekte benzer olaylarla karşılaşılmadığında iç huzurun korunmasına katkı sağlayacak önemde. Depremler, sadece fiziksel elimizle değil, psikolojik olarak da savaşmamız ve hazırlıklı olmamız gereken önemli bir gerçek.